Tarihte Antalya
Pavlus ilk müjde gezisinde Suriye Antakyası’ndan hareket edip Listra’da ve Derbe’de bir grup imanlıyı yetiştirdikten sonra geldikleri yoldan geri dönmeyi seçmişlerdi. Bu yolculuklarında müjdeciler Pisidya bölgesinden geçerek Pamfilya’ya geldiler. [Elçilerin İşleri 14:24-26] Daha önce yaptıkları ziyaret sırasında bu kentte kalıp konuşma fırsatı bulamadıklarını görüyoruz. Elç 13:13] Ama bu sefer bu önemli kentte konuşma fırsatını elde etmişlerdi. Hiç kuşkusuz burada da bir takım kişiler İsa Mesih’e iman ettiler.
Perge’den kısa bir yolculukla Pavlus ve beraberindekiler Antalya Limanı'na ulaşmışlardı. Antalya Limanı oldukça eski bir limandı. Burada da Antalya’dan Suriye’ye geçen bir gemi bulmuşlardı. Bu gemiye binerek Suriye Antakyası’na liman olan Selifkey’e ulaştılar. Anadolu’nun güneybatısında Teke yarımadasındaki Batı Toroslara bağlı Akdağ ve Beydağları silsilesi önündeki ovanın körfez tarafından yarımay biçiminde şekillendirdiği uç kısmında kurulmuş olan Antalya kenti denizle birleştiği noktalarda 20-30 metre yükseklikte dik yarlar meydana getirir. Bu yarlar şehrin önünde geniş bir girinti çizerek denizi doğal bir liman haline sokar. Yarlardan biri şehrin orta kesimindedir ve bir uçurumu andırır. Buraya Kadın Yarı denmektedir. Teke beyleri günah işleyen kadınları bu uçurumdan aşağıya atarak cezalandırırlarmış. Ayrıca denizden hemen dik bir şekilde uzanan falez kıvrımları da şehrin en önemli coğrafi özelliklerinden biridir. Ayrıca Antalya kenti tarih boyunca Batı Anadolu’nun Akdeniz’e açılan en önemli kapılarından birisi olmuştur. Sahip olduğu coğrafi ve ekonomik zenginliklerde insanları tarih öncesinden itibaren bu yöreye çekmiştir. Antalya, tarihi dönemlerin başlamasından sonra yöre İ.Ö. 2000’de bir süre Arzava Krallığına bir süre de Hititlere bağlı kaldı. Arzava Krallığı’nın yıkılmasından sonra karanlık bir dönemin ardından önce Lidyalılar İ.Ö. 7.yy.’dan 556 yılına kadar Pamfilya'ya hakim oldular. Lidyalılar İ.Ö.546’da Persler ile yaptıkları bir savaşta yenilince Pamfilya Perslerin egemenliğine girer. Makedonya kralı Büyük İskender’in İ.Ö.324’te tüm Anadolu’yu ele geçirmesiyle yöre içinde yeni bir dönem başlar. Daha sonraları Pamfilya Bergama Krallığı’na verilmiştir. Bergama Krallığı tüm bölgeyi işgal edememiş bu bölgenin yalnız batı kısmıyla yetinmek zorunda kalmıştır. Bu nedenle II.Attolos [İ.Ö.159-138] o dönemin en önemli liman kenti olan Side'yi alamadığından onun üzerine bir liman kenti olmak üzere kendi adını taşıyan ve bugünkü Antalya’nın yerinde Attalia kentini kurmuştur. Anadolu’da en geç kurulan şehirlerden biri olan Attalia bugün üzerinde kurulan Antalya’nın altında kalmıştır. Şimdi ancak yer yer bazıkalıntılar görülebilir. |
Roma devrinde Pamfilya’da Perge, Sillion, Aspendos ve Side ile beraber beşinci büyük kent Attalia’dır. Bu kentler ticaret yolu ile büyük bir zenginlik ve refaha kavuştular. O dönemde Bizanslılar, önünde hendeklerin bulunduğu ikinci bir surla şehri kuvvetlendirmişlerdir. Ayrıca bir donanmada kurarak şehri korsan saldırılarına karşı da korumuşlardır.
11. yy’ın 2. yarısından itibaren Türkler Anadolu kapısını zorlamaya başladılar. O andan itibaren Türkler Anadolu’nun her tarafına yayıldılar. Öbek öbek birkaç koloni hariç Anadolu’nun büyük bir kısmı Türklerin eline geçti. Antalya da Türklerin denetimindeydi. O dönemde ancak 1097’de Anadolu’ya giren Haçlıorduları her şeyi değiştirdiler. Türkler bir anda bütün sahil bölgelerini kaybettiler. 1472’de II. Haçlı seferleri sırasında Haçlı orduları İzmir’i yakıp yıktıktan sonra buraya gelmişler. Haçlı orduları limanı paramparça edip karaya asker çıkarmışlardır. Ancak kaleyi Türklerin elinden almayı başaramayınca şehri ateşe vererek çekilmişlerdir. Antalya şehri Selçuklu Türkleri’nin Anadolu’ya hakim olmasından sonra Bizanslılar ile Selçuklular arasında birkaç kes el değiştirmiştir. Antalya’nın Osmanlı ülkesine katılışı ise Yıldırım Beyazıt zamanında gerçekleşmiştir. TARİHİ ESERLERİ: Eskiden şehri üç yandan kuşatan kale surlarından bugüne pek az bir kısmıkalmıştır. Zamanında deniz feneri olarak kullanılmış Hıdırlık Kulesi surların üzerinde yer almaktadır. Yapılış tarihi belli değildir. Bergamalıların yaptırdığı düşünülmektedir. Şehrin içindeki Hadrianus Kapısı ise İ.S.130 yılında Antalya’yı ziyaret eden İmparator Hadriyanus adına yapılmış bir zafer tacıdır. Mermerle kaplı olan bu tacın muhtemelen iki katlı olup üzerinde Hadrianus heykeli vardı. Yanlardaki kuleler ise Roma devrine aittir. Antalya’daki ilk Îslam yapısı Yîvli Minare'dir. Aladdin Keykubat döneminde [İ.S.1236] yapılmıştır. Yine bu dönemde yapılan diğer bir yapı ise Karatay Medresesi'dir. Şehirdeki Hıristiyanlık yapılarından çoğu yıkılmış, bazılarıda Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları zamanında camii olarak değiştirilmiştir. Bazıları da hala camii olarak kullanılmaktadır. Kaleiçi’nde günümüzde de hala ayakta duran beş tane Ortodoks Kilisesi mevcuttur. |